Kalp Yetmezliği ve Ozon
Kalp yetmezliği, kalbin yapısal veya fonksiyonel bir bozukluğu nedeniyle dolumunun ve/veya boşalmasının bozulduğu kompleks bir hastalıktır. Kalp yetmezliği toplumun yaklaşık %1.5-2’sinde mevcuttur. Yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. 65 yaşın üzerindeki kişilerde %6-10’a kadar çıkabilir. Kalp yetmezliğine neden olan durumlar arasında iskemik kalp hastalığı (en sık), hipertansiyon, kardiyomiyopatiler, enfeksiyonlar, toksinler (alkol veya sitotoksik ilaçlar), kalp kapak hastalıkları sayılabilir. Tedavisinde en çok dijital türevi ilaçlar, idrar söktürücüler, kalp kasını destekleyici ilaçlar ve kalbin yükünü azaltacak ilaçlar kullanılır.
Hastalığın seyri sırasında ortaya çıkan oksitatif stres ve bununla ilişkili yangı (inflamasyon), tedavide ilginç bazı yaklaşımların düşünülmesine neden olmuştur. Bunlardan bir tanesi olan “non-spesifik immunomodulasyon” son dönemlerde ilgi görmüş ve gerek deneysel gerekse kontrollü klinik çalışmalar olumlu sonuç bildirmiştir. Bu amaçla kullanılan önemli tedavi yöntemlerinden bir tanesi “hastanın 5-10 ml” kanının hastanın kendi kasının içine enjekte edilmesi temel prensibine dayanır. Bu temel yaklaşımla yapılan son klinik çalışmalardan bir tanesi tıbbın en saygın dergilerinden biri olan Lancet’te 2008 yılında yayımlanmıştır (Lancet 2008; 371: 228–36/ Results of a non-specifi c immunomodulation therapy in chronic heart failure (ACCLAIM trial): a placebo-controlled randomised trial). Umut vadeden bu çalışmada yukarıdaki temel prensiple bir yıl boyunca yaklaşık 15 oto enjeksiyon yapılmıştır.
Ozon tedavisi ve özellikle aynı prensiple yapılan minör otohemoterapi (5-10 ml hasta kanının ozon/oksijen karışımı ile muamele edildikten sonra kas içine uygulanması) kalp yetmezliği olan hastaların fonksiyonlarının geliştirilmesinde büyük umut vaat etmektedir. Yan etkisi olmayan ve güvenilir bir tedavi yaklaşımı olan minör otohemoterapi, hastanın kullandığı ilaçların kesilmesini veya değiştirilmesini gerektirmez. Son derece kolay uygulanır, özel tıbbi cihazlar gerektirmez ve hastaya basit bir müdahaleden ibarettir. Özellikle ejeksiyon fraksiyonları çok düşmüş hastaların hayat konforunu artırabilecek bu yöntem, pek çok hasta için tatmin edici sonuçlar doğurabilir.